İsveçli karım Karoline ile üç seneliğine Türkiye ’ye gelip yerleştiğimizde bir senelik konutluyduk. On seneden beri İsveç ’te yaşıyordum ve bir İsveç işletmesi Türkiye deki işlerinin başına geçici olarak geçmemi istediğinde ikimiz de coşmuştuk buna. Ben bir…
İsveçli karım Karoline ile üç seneliğine Türkiye ’ye gelip yerleştiğimizde bir senelik konutluyduk. On seneden beri İsveç ’te yaşıyordum ve bir İsveç işletmesi Türkiye deki işlerinin başına geçici olarak geçmemi istediğinde ikimiz de coşmuştuk buna. Ben bir vakit de olsa kendi ülkemde bulunacağım için; Karoline ise daha evvel sadece bir kere benimle beraber geldiği ve egzotik bulduğu bir ülkede bir vakit yaşayacağı için. İşletme Leventte bir Villa tutmuştu bizim için. Büyük çağdaş ve lüks bir konuttu bu. İşyerim de oldukça yakındı. Kısacası yaşamımdan hoşnuttum.
O akşam karımla beraber konutun yüksek ağaçlarla etraftan kopmuş arka bahçesinde oturuyorduk. Hava sıcaktı. Eva kazanç gelmez soyunmuş ve üstüme sadece bir şort geçirmiştim. Karoline ’nin üstünde de incecik ve kısacık bir şortla, minik bir büstiyer vardı. Elimde viski kadehi şezlonga yarı uzanmış ona izliyordum. Gerçekten harikulade hoş bir bayandı karım. Beden yapısı bütün bir İsveçlinin olması gerektiği gibiydi. Uzun boylu ve uzun bacaklı. Suratı belki bir fotoğraf kadar hoş değildi ama harikulade çekiciydi. Şehvetli bir ifadesi vardı. Sapsarı saçları omuzlarına kadar iniyordu. Büstiyerinin altından tüm hatlarıyla emin olan memeleri dimdik, kütür kütür sert ve bütün olması gerektiği büyüklükteydiler. Beli inceydi. Kalçaları ise geniş. Şimdi böyle otururken görünmüyordu ama götünün onun bedeninin en hoş yerlerinden biri olduğunu çok iyi biliyordum. Kalçalarının yuvarlaklığı başdöndürücüydü. Üst taraflarındaki gamzeler bu yuvarlakları daha da çekici bir hale getiriyordu. Akdenizli bir erkeğin zevklerine sahip olduğum için ona tav olmamın sebeplerinden biri de götüydü. Bacakları ise söylediğim gibi alabildiğine uzun ve hoştular. Ne fazla minik ne de fazla büyük ayakları da fotoğraf kadar hoş ve tahrik ediciydiler. Tam bu saydıklarıma bir de derisinin pürüzsüz yumuşaklığıyla beyazlığını ilave etmek gerekiyordu natürel. Kısacası gerçekten bütün bir fırtınaydı karım.
“Biliyor musun sevgilim?” dedi birden, “Bu ülkenin en esrarengiz yanı, onu gerçekten esrarengiz yapan özelliği, ne güneş ne de tarihi defineleri.” dedi. Elindeki buzlu viski kadehini yanağına yaslamış bana bakıyordu. Doğrusu ne söyleyeceğini merak etmiştim. Sesimi çıkarmadan devam etmesini bekledim. “Bu ülkede güneş de bol, tarih de. Ama daha bol olan şey Sik.” diye devam etti. “Nasıl başka bir deyişle?” diye sordum afallamışlıkla. “Başka Bir Deyişle burada en bol şey Sik demek istiyorum sevgilim. Her yerde bol bol Sik var. Yeteri kadar boşaltılmadıkları için ikide birde kalkan Sikler var bol bol.” dedi. “Bunu nereden öğreniyorsun sen?” diye sordum. “Ama sevgilim bunu öğrenmemek için âmâ olmak lüzumlu. Her caddeye çıktığımda görüyorum onları.” diye yanıt verdi. “Bütün kavrayamadım yeniden de?” dedim. “Anlaşılmayacak bir şey yok ki. Ne zaman caddeye çıksam etrafımda bir Sikler Ordusu oluşuyor. Kimi hemen, kimi azıcık sonra kalkan Sikler.” dedi. “Seni rahatsız ediyorlar başka bir deyişle?” dedim. “Bunu da nereden çıkardın sevgilim? Neden rahatsız vakam ki? Aksine güzelime gidiyor. Bir bayanım ben. Erkekler nasıl bayanlara bakarak Siklerini kaldırıyor ve onları sikmek istiyorlarsa, bayanlar da Sik kaldırmayı beğenirler. Benim gözümle baktığında bu kadar çok Siki birden aynı anda kaldırabilmek olağanüstü güzel. Bundan beni hoşlandıklarını, bedenimi arzuladıklarını kavrıyorum. Daha doğrusu beni sikmek istediklerini. Bu da çok güzelime gidiyor. Sikleri kalkıyor ve beni gözleriyle sikiyorlar.” dedi.
Öyle donakalmıştım ki bir vakit konuşamadım dahi. Sonra birden harikulade bir şeyin farkına vardım. Sikim kalkmış ve şortuma sığmaz hale gelmişti. Bu daha da çok afallattı beni. Neler oluyordu bana. “Afallamış gibisin? Ama görüyorum ki senin de güzeline gitmiş söylediklerim.” dedi karım, “Baksana nasıl kalktı Sikin.” diye devam etti. Sesimi çıkarmadım. Söyleyebileceğim bir şey yoktu. O da daha fazla konuşmadı. Ama usulca kalkıp yere bacaklarımın arasına oturdu. Sonrada elini uzatıp Sikimi yakaladı. Ne kadar çok heyecanlanmış olduğumu böylece azıcık daha iyi anladım. Neredeyse patlayacaktı Sikim. Uzun parmaklarıyla şortumun önünü açtı. Artık zonklamakta olan Sikim şimdi elindeydi. Sonra azıcık eğilip, Sikimin başını yalamaya başladı. Gözlerimi kapatıp kendimi ona vazgeçtim. İçim çekiliyordu. Ağzı aralanıp dudakları sikimin üstüne kapandığında kendimi fazla yakalayamayacağımı anladım. Sıcacık kıpır kıpırdı ağzının içi. Gözlerimi kapadım. O anda hayalimde harikulade bir fotoğraf canlandı. Karım caddede kalabalığın içindeydi ve etrafında Sikleri kalkmış bir istif erkek vardı. Birden belim gelmeye başladı. Olağanüstü bir şiddetle tohumlarımı ağzına fışkırtıyordum. O da büyük bir iştahla yutuyordu hepsini. Kendimi zevkten bayılma noktasında hissediyordum.
Mevzunun bir defa daha gündeme gelmesi hafta sonunda oldu. Pazar öğlenden sonraydı ve tüm kalabalığa karşın otomobile sıçrayıp bir Boğaz Turu yapmaya karar vermiştik. Akıntıburnu ’ndaki park yerine sürükleyip kendimize birer çay söyledik. “Şimdi söylediklerimin doğru olduğunu kavradın mı sevgilim?” diye sordu birden. “Kavramadım?” dedim. “Başka Bir Deyişle geçen gün Siklerle alakalı olarak sana söylediklerimden laf ediyorum.” dedi. “Bir şey mi oldu?” diye sordum. “Hep oluyor zati sevgilim. Çevreye şöyle bir baksan, tüm erkeklerin gözlerinin üstümde olduğunu, bana bakarak Siklerini kaldırdıklarını görebilirsin.” dedi. Ona yanıt vermeden etrafı tahlile giriştim. Gerçekten de istifle erkek vardı çevremizde. Üstelik hepsinin de gözü karıma ekiliydi. Aç bakışlarını ben dahi farkedebiliyordum. Bir taratan da heriflerin haksız olmadığını düşünüyordum. Karım bütün bir afet gibiydi. Beyaz bir elbise vardı karımın üstünde. Azıcık uzunca bir atlet fanilasına benziyordu. Kolları ve omuzları alandaydı. Üryan memeleri kıyafetin incecik kumaşının altından tüm hatlarıyla emin oluyordu. Kısacık eteği kalçalarının azıcık altında bitiyor ve o müthiş bacaklarını olduğu gibi gözler önüne vazgeçiyordu. Birden Sikim kalkıp kazık gibi oldu. “Ohhh işte bu çok hoş, Beni sikmek isteyenler arasına senin de katılman güzelime gidiyor.” dedi karım. Sesimi çıkarmamayı tercih ettim.
Gerçekten de o anda en çok istediğim onu sikebilmekti. Bir taraftan da bir anda ve bu kadar çok tahrik olmanın afallamışlığını yaşıyordum. O ana kadar hiç öğrenmediğim bir şeylerin varlığını farkediyordum sanki. Karoline ’nin gözlerinin içine baktım. “Reel güzelime giden ne biliyor musun?” diye sordu, ve devam etti, “Başka erkeklerin bana bakarak Siklerini kaldırmalarının beni sikmek istemelerinin seni de tahrik etmesi çok hoş. Bu beni de alabildiğine tahrik ediyor…” dedi. “Hadi gidelim buradan!” diye cevapladım onu. “Biran evvel gidelim hem de!” dedim. Otomobile atladık ve son hız konutun yolunu yakaladık. Sikim yeniden zonklamaya başlamıştı. “Ohhh, çok hoş olmuş Sikin!” dedi, sonra da “Hadi sik beni, hemen burada sik!” dedi. Bu lafların üstümde yarattığı tesirle sadece yutkunabildim. Öyle tahrik olmuştum ki, onu biran evvel sikmekten başka bir şey düşünemiyordum sanki. Eva kazanç gelmez karımla sikiştik. O akşam ne o, ne de ben, gündüz olanlardan tek kelime dahi laf etmemiştik gerçi, ama ikimiz de ötekisinin kafasının oraya takılı olduğunu bal gibi öğreniyorduk.
Üç gün sonra akşamüstü konuta döndüğümde, karım daha otomobilden inmeme dahi izin vermeden yanıma geldi ve onu Levent Çarşısına götürmemi istedi. Azıcık taze meyve almak istiyordu. Manavın bütün karşısında otomobili parkedebileceğim bir yer vardı kader yapıtı. Karoline inip manava giderken ben de otomobilde kalıp ona izledim hayran hayran. Sözcüğün bütün anlamıyla ilik gibiydi. Pazar günü Boğaza gittiğimizde giydiğine eş bir elbise vardı üstünde. Tek fark bu seferkinin uçuk mor renkte olmasıydı. İncecik penye kumaşın hafifçe aralarına girdiği kalçaları kımıl kımıl oynuyordu. Bir anda Sikim kalkmıştı yeniden. Ayaklarına geçirdiği alabildiğine yüksek topuklu ve arkaları sarih terlik eşi kunduralar bacaklarını büsbütün uzatmıştı. Sırf bacak gibi görünüyordu. Sonra gözüm Manav İş Yerine takıldı birden. Halinden dükkanın sahibi olduğunu düşünmeme neden olan bir adam karıma bakıyordu. Otuz yaşının azıcık üstünde olmalıydı. İnce ve esmerdi. İki gündür tıraş olmuyormuş gibi görünüyordu. Kısacık kesilmiş kıvırcık saçları vardı. Gözlerini karıma öyle bir dikmişti ki, birden karımın ‘Gözleriyle Sikmek ’ derken ne anlatmak istediğini anladım. Haklıydı. Herif düpedüz gözleriyle sikiyordu karımı. Adam karımla ilgilenme işini de tezgahtarlara vazgeçmedi. Bizzat ilgileniyordu bu nefis alıcıyla.
Aralarında konuşuyorlardı. Karım Türkçe öğrenmediğine göre herif sanırım azıcık İngilizce öğreniyordu. Gözleri ise aralıksız hareket halindeydi. Karımın başdöndürücü bedenini didik didik ediyordu bu kapkara gözler. Herif sanki içine düşmüştü karımın. Karım adama bir şeyler söylüyor adam tezgahtara yönerge veriyor ve o da istenen meyveleri poşetlere doldurup tartıyordu. Ama onun da gözleri muhtemel olduğunca aralıksız karımın üstündeydi. Karımın her şeyin farkında olduğu sarihçe muhakkaktı. Bundan sevdiği da. Sonra karımın harikulade bir şey yaptığını gördüm. Çileklere bakmak için öne eğildi azıcık. işveren de, tezgahtar da artta kalmışlardı. İkisinin de gözleri hemen önlerindeki o olağanüstü hoş kalçalara kilitlenmişti. Birden gözlerim işverenin pantolonunun önünde alana gelen şişkinliğe takıldı. Yaradanım, Siki kalkıp iri olmuştu. Bir vakit daha onlara eziyet etmeyi sürdürdü karım. Sonunda karım önde, elleri poşetlerle dolu ve gözleri hemen önünde kımıl kımıl çalkalanmakta olan o hoşum kalçalara ekili tezgahtar peşinde, otomobile geldiler. Sikim öyle bir haldeydi ki otomobilden inemezdim. Oturduğum yerden valizi açan kolu çektim. Sonra karım yanıma geldi ve tekerrür konuta gönderildik.
“Gördün değil mi sevgilim?” diye sordu karım. “Gördün değil mi, nasıl Gözleriyle Amıma götüme soktu, ağzımı yüzümü siktiler beni. Uffff, hemde nasıl siktiler beni gözleriyle. Sikleri nasıl kalktı. Benim gidişatım da pek değişik sayılmaz hani. Ohhh, ne hoş. Onlar gözleriyle siktiler beni, şimdi de sen altına alıp gerçekten sikersin. İnlete inlete.” dedi. Birden gaza bastım. Eva biran evvel erişmek istiyordum. Zira karım haklıydı. O an için tek istediğim şey karımı sikmekti. Söylediğı gibi inlete inlete, hatta haykırdıra haykırdıra sikmek!
Cuma akşamına kadar başka bir şey olmadı. O akşam konuta geldiğimde mutfakta yeni meyveler olduğu dikkatimi çekti. Karoline ’nin yeniden Manava gitmiş olduğunun deliliydi bu. “Bakıyorum yeniden manava gitmişsin bugün. Geçen seferki kadar cümbüşlü miydi bari?” diye sordum. “İlla Manava gitmem gerekmiyor ki. Her caddeye çıkışım cümbüşlü oluyor zati sevgilim. Bu arada Manavın değişiklerden bir adım ilerde olduğunu da kabul etmem lüzumlu natürel.” dedi. “Nasıl başka bir deyişle?” diye sordum. “Başka Bir Deyişle Manav değişiklerden azıcık daha saldırı gibi.” dedi. “Yoksa birşey mi yaptı sana?” diye sordum. “Bir şey yapmak istediği çok kesin, ama yapamadı sevgilim. Yeniden de ümidini de kesmiyor bu arada.” dedi. “Şunu yuvarlamadan anlatsan…” dedim. “Başka Bir Deyişle beni sikmek için çıldırıyor. Bunun için bir fırsat yaratmaya uğraşıyor. Beni tavlayabilmek için de durmadan konuşup duruyor.” dedi. “Durmadan konuşuyor da, neler söylüyor sana?” dedim. “Bir istif övgü işte. Çok hoş olduğumu söylüyor. Benim gibi hoş bir kadının bu kadar poşeti taşımaması gerektiğini söylüyor filan. Mesela bugün evvel bacaklarımın çok hoş olduğunu söyledi, sonra da meyveye gereksinimim olduğunda oraya kadar gitmeme gerek olmadığını, şayet bir telefon edersem her şeyin en iyisini elleriyle seçip konuta kadar bizzat getireceğini söyledi.” dedi. “Oooo… Olağan süratli gidiyor bakıyorum.” dedim. “Fena mı? Benim güzelime gidiyor. Üstelik benimle yanyana geldiği anda Siki kalkıyor. Ben dağılana kadar da inmiyor. Buna bayılıyorum doğrusu. Ama reel bayıldığım o bakışları. Her yerimi sikiyor gözlerini öğreniyor musun. Ağzımı, memelerimi, kalçalarımı, bacaklarımı, amımı, götümü… Her yerimi. Ohhhh, her yerimi sikiyor bakışlarıyla.” dedi.
Sikim aniden kalkıverdi yeniden, karım da bunu ilk anda farketti natürel. Yeniden koltuğundan kalkıp yere dizlerimin arasına oturdu. Elini uzatıp şortumun üstünde taş gibi olmuş Sikimi okşamaya başladı. Suratı şehvetle gerilmişti birden. “Yeniden kalktı Sikin bak!” dedi bana ve ilave etti, “En güzelime giden de bu işte. Birilerinin beni sikmek istemesinin, bana bakıp sikini kaldırmasının, beni gözleriyle sikmesinin, senin de sikini kaldırmasına bayılıyorum. Ohhhh, evet. En hoşu bu işte!” dedi. Söyleyecek bir şey bulamadım. Gerçekten de tıpkı karımın söylediği gibi oluyordu. Harikulade heyecanlanıyordum. Şimdi de öyleydi işte. Sikim neredeyse patlayacak gibiydi. Karolinei ’nin becerikli parmakları da usumun başımdan iyice gitmesine neden oluyordu. “Hadi gel yatağımıza gidelim.” dedi karım birden, “Yatağımıza gidip sikişelim nolur. Canım sikilmek istiyor sevgilim. Sadece gözle değil gerçekten sikilmek istiyor. Ohhhh, çok istiyorum.” dedi.
Neredeyse koşarak üst kata, yatak odamıza çıktık. Kendimizi geniş yatağın üstüne attık. Karım bir eliyle sikimi okşuyor ve gözlerimin içine bakıyordu. Suratındaki ifade öylesine harikuladeydi ki tek başına o dahi bir erkeğin sikinin kazık gibi kesilmesine neden olabilirdi. Karımla deli gibi öpüşmeye başladık. Sonra dilimi tutup ağzının içine çekti ve emmeye başladı. Gözlerini kapamış sanki Sik emer gibi emiyordu dilimi. Parmakları da sikimin etrafına sımsıkı dolanmış yukarı alt hareket ediyordu. Olağanüstü derecede heyecanlanmıştım yeniden. Karımın o hoş kafasının içinden geçenleri o kadar merak ediyordum ki. Kimbilir neler düşünüyordu. Dilimi vazgeçip başını kaldırdığında yine gözgöze geldik. “Ohhh, Sikin çok hoş olmuş sevgilim!” dedi, sonra da “Güzeline gidiyor değil mi? Başkalarının beni sikmek istemesi, senin de güzeline gidiyor değil mi sevgilim? Ohhhh, hadi söyle bana. Söyle, güzeline gittiğini. Ohhhhh…” dedi. “Evet!” diye itiraf ettim mırıldanarak, “Bunun nasıl olabildiğine usum ermiyor ama haklısın. Güzelime gidiyor. Hem de çok güzelime gidiyor karıcığım.” dedim…
Karım birden hareketlenip ters olarak üstüme çıktı. Kalçaları suratımın hizasında havadaydı. Belini iyice çukurlaştırdığı için bir fotoğraf kadar hoş götünün sikmeye doyamadığım o minik ve pembe deliğini görebiliyordum. Karımı ilk ben sikmiştim götünden. Ve karım bundan o kadar büyük bir zevk almıştı ki, aralıksız götten sikmemi istiyordu. Ömrümde gördüğüm en duyarlı göt deliğiydi karımınki. Tıpkı bir am gibi duyarlıydı. Doğrusu görüntüsü dahi başımı döndürüyordu. Bol bol sikildiği, içine Sik almaya aşina olduğu emin oluyordu. İki elimle kalçalarını avuçlayıp mıncıklamaya başladım. Karım da sikimi sıvazlamayı sürdürüyordu. “Hoş miyim?” diye sordu birden, “Söyle bana sevgilim amım hoş mu?” dedi. “Hem de çok!” dedim. “Ohhhhhh! Peki ya götüm?” dedi. “Doğruyu söylemek gerekirse hangisinin daha hoş olduğuna karar veremiyorum.” dedim. “Ohhhhhh. İkisine de sokarsın o zaman sevgilim. Amımı da götümü de sikersin o zaman. Ohhhhh, ikisini de sikersin. Biliyor musun ne düşünüyorum sevgilim?” dedi karım, “Acaba Manav şuan senin gördüklerini görebilseydi ne yapardı? Her halde kimse durduramazdı onu. Başka Bir Deyişle onu yasaklamak muhtemel olmazdı. Ohhhh, beni sikerdi, öyle mi sevgilim? İri olmuş sikini içime sokardı, öyle mi? Ohhhhh, sikerdi beni değil mi? Ohhhhh, sikerdi beni…” dedi.
Neredeyse belim gelecekti. Karım benliğimin derinliklerinde saklı bir şeyleri bulup ortaya çıkarmıştı. Banalde kıskançlıktan delirmeme neden olabilecek şeylerden laf ediyorduk ve ben bundan us almaz bir şekilde beğeniyordum. Sevmek ne kelime öylesine tahrik oluyordum ki kafayı yemek üzereydim. Karıma “Azıcık daha konuşursan belim gelecek!” dedim. “Düşünsene ne kadar hoş olurdu…” diye konuşmayı sürdürdü karım. “Düşünsene amıma, yada götüme bir sikin girdiğini. Kalkıp iri olmuş bir sik. Kıllı kapkara bir Türk Siki. Ohhhhhh! Kimbilir ne kadar hoş olurdu sevgilim?” deyince, daha fazla yakalayamadım kendimi, belim gelmeye başladı. Karım süratle eğilip dudaklarını sikimin başına yapıştırdı. Şimdi onun bir vantuz gibi emen ağzının içine fışkırtıyordum tohumlarımı. Saatlerce sikiştik o gece. Birden karım “Başka erkeklerin beni sikmek istemeleri seni bu kadar tahrik ediyorsa…” diye başladı. “Eeeee?” dedim. “Biri beni gerçekten sikse ne olurdun, onu merak ediyorum.” dedi. Sesimi dahi çıkaramadım. Kalbimin atışları anormal süratlenmişti. Yeniden olağanüstü ebatta heyecanlanmıştım. “Bellim çok daha fazla tahrik olurdun sevgilim.” diye devam etti karım. “Ohhhh, bellim çok zevk alırdın! Ohhhhh…” dedi. Karıma “Peki ya sen?” diyebildim güçlükle. “Ohhhh, ben delirirdim herhalde sevgilim, zevkten delirirdim. Bir düşünsene, yabancı birinin kalkıp iri olmuş Sikini bana soktuğunu. Ohhhhhh, bir düşün sevgilim, harikulade olurdu. Ohhhhh, harikulade olurdu!” dedi. Karıma “İstiyor musun?” diye sordum. “Ohhhhh, Evet istiyorum sevgilim. Çok istiyorum. Sikilmek istiyorum. Yabancı bir Sikin içime girmesini, tohumlarını içime fışkırtmasını istiyorum. Ohhhh, istiyorum sevgilim. Ohhhhhh!” diye yanıtladı.
Yaradanım! Karım kendini başka erkeklere siktirmek istediğini anlatıyor ve bu beni kendimden geçiriyordu. Kendimi azıcık topladığımda ona baktım. Hala bacaklarımın arasındaydı. Taş gibi sertti Sikim. Karım gözlerimin içine bakarak, “Kendimi siktirmek istiyorum sevgilim…” diye devam etti. “Ooohhh, kendimi siktirmek istiyorum. Kaldırdığım siklerin hepsini olmasa dahi kimilerini kendim indirmek istiyorum. Ohhhhhh.” dedi. “Kavramadım?” diye soludum zevkle. “Kavramayacak ne var ki sevgilim. Düşünsene beni izleyerek Siklerini kaldıranları. Bellim sonra beni düşünerek Otuzbir sürüklüyorlardır. Ya da beni düşünerek başka bayanları sikiyorlardır. Reelinde benim için gelen erkeklik akışkanları ya havaya gidiyor ya da başka bayanların ağzına, amına ve götüne fışkırıyor. Ohhhhh, bunu düşünmek dahi uçurucu geliyor bana sevgilim. Gözle sikilmek çok hoş. Düşüncelerde sikilmek de öyle. Ama en hoşu gerçekten sikilmek sevgilim. Reelinde benim için kalkan siklerin hepsini istiyorum, ama o kadar çok ki, bunu muvaffak olamam. Ama kimilerini indirebilirim. Ohhhh, harikulade olur sevgilim. Ohhhh harikulade olur! Ohhhhhh! İstiyorum! Ohhhhh! Immnnhhh.” dedi.
“Peki ben ne oluyorum bu arada? Bakıyorum da beni tümüyle devre dışı vazgeçtin?” diye sordum karıma. “Ohhhhh, hiç olur mu sevgilim? Seni nasıl devre dışı vazgeçebilirim? Kocamsın sen benim. Manitamsin. Benim sikilirken aldığım zevk kadar sen de zevk almalısın bundan!” dedi. “Eeee Bu nasıl olacak?” dedim. “İzleyerek sevgilim. İzleyerek! Her şeyi izlemeni istiyorum. Sikildiğimi izlemeni. İri kapkara kıllı bir Türk siki içime girip çıkarken izlemelisin sen de. Zevkten nasıl delirdiğimi görmeli, nasıl inlediğimi, Ona beni sikmesi için nasıl dilendiğimi görmelisin sen de. Ohhhhh, kesinlikle izlemelisin. Yabancı birinin dölleri içimde fışkırırken, belim kazançken görmelisin. Senin de belin gelmeli aynı anda sevgilim. Ohhhhh, Senin de belin gelmeli benimle beraber. Sonra da sen sikmelisin beni. Başka bir sikin girip çıktığı, tohumlarını fışkırttığı amımı, götümü, ağzımı sonra da sen sikmelisin. Tohumların içimde onunkiyle karışmalı. Ohhhh, düşünmek dahi çılgın ediyor beni sevgilim. Ohhhhh… Hemen bugün yapalım bunu, olur mu sevgilim?” dedi karım, “Hemen bugün siktirmek istiyorum kendimi!”
“Kime ve nerede siktireceksin?” diye sordum. “Kime olduğunun hiç ehemmiyeti yok ki sevgilim. Nerede olduğu ise ehemmiyetli natürel. Senin rahatlıkla izleyebileceğin bir yer olmalı zira. Onun için de en iyisi burada konutta olur diye düşünüyorum.” dedi. “Ne yapacaksın peki? Çıkıp caddeden birini mi bulacaksın?” diye sordum. “O da olabilir. Ohhhh, hem de çok hoş olabilir. Düşünsene hiç tanımadığım birine onu ilk gördüğüm anda sikilmek çok hoş olabilir. Ohhhhh. Bunu kesinlikle yapmalıyım bir gün. Ama bu ilk seferde işin azıcık daha basitine kaçabilirim. Manav var mesela.” dedi. “Ne başka bir deyişle yeniden Manava gidip meyve mı alacaksın?” dedim. “Ona dahi gerek yok. Sadece telefon edip sipariş vereceğim. Elleri poşetlerle dolu olarak buraya gelecek hemen. Kafasındaki tek düşünce ise beni sikmek olacak. Bunu yapıp yapamayacağını öğrenmediği için de alabildiğine coşkulu olacak. Sonra da ben ona izin vereceğim. Beni sikmesine izin vereceğim sevgilim. Ohhhh, sikecek beni sevgilim. Her yerimi siktireceğim ona sevgilim. Ohhhhh… Sen de seyredeceksin. Nasıl sikildiğime izleyeceksin. Siki iri biliyor musun? Ohhhh, sikecek beni!” dedi. Sikim bir nabız gibi atıyordu. Karoline ’nin eli en dibinden en ucuna kadar sikimin üstünde gezdikçe karnımın adaleleri gerilmeye başlamıştı. Birden belim gelmeye ve karımın suratına fışkırmaya başladı. Yeniden bacaklarım titriyordu.
Bundan sonrası çok çabuk büyüdü. Karımın Manava telefon edip sipariş verişini, içimdeki coşkunun giderek geliştiğini sezerek izledim. Hayatımdaki en ehemmiyetli dönüm noktalarından biriydi bu. Ters bir şey yapmak üzereydim. Ama bunu öğrenmek beni ürkütmüyordu. Bırakmayı düşünmüyordum dahi. Sadece tez ediyordum. Evun büyük mutfağı bu iş için en uygun yer olarak gözüküyordu. Cadde kapısının hemen yanındaydı ve dışarıya açılan ayrı bir kapısı vardı. Ama en ehemmiyetlisi mutfak ile yemek odası arasındaki servis penceresiydi natürel. Servis penceresinin sürgülü kapaklarını da araları sadece bir parmak sarih kalacak biçimde çektim. Mutfağı olduğu gibi görüyordum şimdi, içerisi karanlık olduğu için bende görünmüyordum karımın söylediğine göre. Birden kapı çalındı. Manav koşarak mı gelmişti acaba diye düşündüm.
Karım mutfak kapısını açıp seslendi ona. Sonra da kenara çekilip yol verdi. Karoline kapıyı kapatıp bütün karşımda duran üçlü buzdolabı gurubuna yürüdü. O tarafa giderken Manavın önünden geçmişti karım. Kalçaları kıpır kıpırdı. Herifin gözlerinin açıldığını görebiliyordum. Sonra o da yürüdü peşinden. Poşetleri dolabın önünde yere vazgeçti. O kadar heyecanlanmıştım ki çılgın gibi atan kalbimin sesini dahi dinleyebiliyordum neredeyse. Karımın serin dolabın kapağını açıp adamdan poşetlerin içindekileri ona vermesini istediğini duydum. Manav yere poşetlerin başına çömeldi. İlk poşetteki üç minik Kavunu çıkarıp uzattı karıma. Karım da onları birer birer alıp dolabın en üst gözüne yerleştirmeye başladı. Bunu yaparken uzanmak istermiş gibi ayak parmaklarının ucunda yükseliyordu. Bunu yaparken de poposunun şortunun paçalarından taşan üryan yanaklarını neredeyse adamın gözüne sokuyordu. Çömelmiş olduğu için çok iyi bir açıdan izliyordu Manav. Karım yeni bir şey almak için suratını ona döndüğünde ise o kütür kütür memelerinin alt taraflarını görebiliyordu. Manavın sözcüğün bütün anlamıyla büyülendiğinin farkındaydı karım.
Manavın karıma verdiği son şey büyük bir Karpuzdu. Karpuzu dolabın en alt gözüne yerleştirdi karım. Bunu yapmak için de iyice eğilmişti natürel. İşte bu da öldürücü darbeydi. Adamın birden ayağa kalktığını gördüm. Siki daha da gelişmişti şimdi ve pantolonunun önünü bir çadır gibi kabartıyordu. Karıma arkadan sokulup birden beline sarılıverdi. Karımın bedeninin sarsıldığını gördüm. Herifin Sikini tüm sertliğine kalçalarını seziyor olmalıydı. Doğruldu. Ama adamdan kurtulmak için gayret tüketmiyordu. Aksine iki eliyle dolabın kenarlarına tutunmuş ve belini büküp kalçalarını Manavın kasıklarına iyice bastırmıştı. Gözleri kapalıydı. Manavın gözlerinde ise çılgınca bakışlar vardı. Karımın karşılık verdiğini görünce belini vazgeçip ellerini yukarıya çıkardı ve büstiyerin altına sokup karımın memelerini avuçladı. “Oouuuuvvvvv…” diye inledi karım. Kendini iyice kaptırdığını görebiliyordum. Kalçaları adamın kasıklarında dans ediyordu sanki. Sonra iyice doğrulup bedeninin üst kısmını da Manava dayadı. Peşinden de suratını döndü ona. Ağızları bir anda birleşti. Çılgın gibi öpüşüyorlardı. Bu harikulade manzarayı büyülenmiş gibi seyrediyordum. Sikim de şortuma sığmaz olmuştu.
Bu arada karım telaşlı hareketlerle Manavın gömleğinin düğmelerini açmaya çalışıyordu. Bunu kısa zamanda muvaffak oldu. Sonra başını geriye atıp iki eliyle birden onun göğsündeki kapkara kılları okşamaya başladı. Bu hayvan gibi herifin karımı tahrik ettiği kesindi. Manavın karımı omuzlarından yakalayıp çevirdiğini gördüm. Sağ eli pantolonunun fermuarını, sol eli de Karoline ’nin şortunu indirmeye çalışıyordu. Balanslarını kaybedip beraber öne doğru bir kaç adım attılar. Şimdi mutfak tezgahının önündeydiler. Manav karımı sırtından hafifçe iterek tezgaha doğru eğdi. Birden sikini pantolonundan çıkarmış olduğunu gördüm. Hem de taşaklarıyla birlikte. Gerçekten de iriydi Siki. Tıpkı karımın söylediği gibi, iri kapkara ve kıllı bir Sik. Taşakları da iri görünüyordu. Manavın sabırsızlandığını görüyordum. Bir an evvel karımı sikmek istiyordu. Uzun bir vakitten beri içi giderek izlediği bu hoş bayanı hemen sikmek istiyordu. Karımın şortunu dizlerine kadar indirmeyi muvaffak olduğu anda da dibinden yakaladığı sikini amına yaslayıp bir anda ve harikulade bir şiddetle sokuverdi. “Ah/”>hhhh! Soktu!” diye inledi karım, “Ohhhhhh… Dibine kadar geçirdi amıma sevgilim. Ohhhhhh….Ohhhhhhh… Öyle büyük ki Siki! Ohhh çok hoş!” diyordu karım. Karım natürel İsveçce konuştuğu için, Manav hiç bir şey kavramıyordu. Ama Ohhhh ve Aahhhh seslerini kavrıyordu tabi. Suratından ne kadar uçmuş olduğunu anlayabiliyordum.
Birden sikmeye başladı karımı. Karımı us almaz bir hırs ve süratle sikiyordu hem de. Kalçaları süratli çalışan bir makine gibi ileri geri gidiyor, o iri siki karımın amına girip çıkıyordu. Sanki süratli çekim bir film izliyormuşum gibiydi. Böyle bir şeyi şimdiye kadar hiç görmemiştim. Karoline de afallamıştı. Ama bedeninin hareketlerinden bunun güzeline gittiğini kavrayabiliyordum. Sesi kesilmişti. Sadece minik inlemeler kaçıyordu ağzından. Manav iki eliyle belini yakalamıştı karımı. Gözlerinde statik bakışlarla hemen önünde durmakta olan o başdöndürücü kalçaları izliyor ve sikini karımın amına sokup çıkarıyordu. Şortumun önünü açıp sikimi dışarı çıkarmak zorunda kaldım ben de. Bu beni azıcık gevşetti. Gözlerimi dikmiş tam dikkatimle ve hiç bir şeyi kaçırmamaya çalışarak seyrediyordum mutfakta olanları. Karımın bedeni dalga dalga sarsılıyordu. Belini getirdiğini görebiliyordum. Manav o koskocaman sikini us almaz bir süratle karımın amına sokup çıkarmayı sürdürürken, karımın beli geliyordu. Sonra birden homurdanmaya başladı herif. Süratle vurarak dibine kadar geçirdi sikini. Bedeni titremeye başlamıştı. Yaradanım! Manav da belini getiriyordu. Tohumlarını karımın amına fışkırtıyordu. Bütün karımın istediği gibi, en dibine hem de. Birden benim de belim gelmeye başladı. Düşmemek için duvara sabretmek zorunda kaldım.
Kendimi yine içeri bakabilecek kadar topladığımda donakaldım. Manav yine hareketlenmişti karımın amında. Tıpkı ilk başta olduğu gibi büyük bir hırs ve süratle sikiyordu karımı. Sonra birden durup sikini çıkardı. Karımı omuzlarından yakalayıp kendine çevirdi. Şimdi yüzyüzeydiler. Ellerini götürüp omuzlarından iterek bu sefer de tezgahın üstüne sırtüstü yatırdı karımı. Karımın kalçaları tezgahın kenarına gelmişti ve bacakları alttaydı. Herif evvel karımın şortunu tümüyle çıkardı. Sonra da iki eliyle karımın bacaklarını tutup havaya kaldırdı. Azıcık sokuldu. Siki önünde alabildiğine sarih duran ama dokunduğu anda da sert bir hareketle hepsini sokuverdi yeniden karımın amına. Karım “Ahhhhh!” diye inledi yeniden, “Çok eksantrik bir adam bu sevgilim. Ohhhh çok hoş sikiyor beni. Ohhhh çok hoş sikiyor. Ahhhhhh. Immmhhhh…” diyordu. Manav yeniden aynı şekilde olağanüstü bir süratle sikiyordu karımın amını. Suratında anlatılması çok güç bir ifade vardı.
Şimdi karımın bacaklarını da vazgeçmiş, karımı leğen kemiklerinden anlamıştı iki eliyle. Bedeninin tek kımıldayan yeri us almaz bir hırsla oynayan kalçalarıydı sadece. Siki karımın amına giriyor çıkıyor, giriyor çıkıyordu. Karımın da zevkten mahvolduğunu görebiliyordum. Aralıksız inliyordu karım. Dizlerinden hafifçe büktüğü bacaklarını havada yakalıyordu. Ayakları tıpkı bir balerininkiler gibi alt bükülmüştü. İçine girip çıkan sikin altında kendini alabildiğince sarih yakalıyordu böyle uyurken. Bir elinin parmaklarını saçlarının arasına geçirmişti. Sonra yeniden karımın beli gelmeye başladı. Karımın tüm bedeni dalga dalga sarsılıyor, kıvranıp bükülüyordu. Karım durulduğunda Manav karımı yakaladığı gibi yan çevirdi tezgahın üstünde. Sikini karımın amından çıkarmamıştı. Karım şimdi bacakları karnına çekik, yan uyuyordu. Kalçaları tüm hoşluğu ve baştan çıkarıcılığıyla adamın gözleri önündeydi. Sonra Manav yeniden karımın amını sikmeye başladı. Aynı olağanüstü süratli temposuyla. Yaşamakta olduklarımın tesirini her geçen an azıcık daha eforlu olarak hissediyordum. Karım gözlerimin önünde sikiliyordu. Hayvan gibi bir manav karımı sikiyor ve onu zevkten mest ediyordu. Bu arada beni de natürel. İzlediklerim beni o kadar çok tahrik ediyordu ki, elimi sikime değdirecek olsam belimin tekerrür geleceğini anlıyordum.
Birden karımın bir elini götürüp kendi kalçalarını okşadığını gördüm. Parmakları o baştan çıkarıcı yuvarlakların arasını geziyordu. Orta parmağı gayeye yanaşmıştı. Tüm bedeninin titremesinden götüne eriştiğini anladım. Birden soktu parmağını içine. Götünün minik deliği am suları ve döllerle sırıl sıklam ıslanıp kayganlaşmış olmalıydı. Manav da büyülenmiş gibi gözlerinin hemen önündeki manzarayı izliyordu. Karım parmağını hafif hareketlerle götüne sokup çıkarmaya başlamıştı. Bundan daha sarih bir davet olamazdı her halde. Yalanlanması çok güç bir davetti bu. Sonra karım çıkardı parmağını götünden. Adamın azıcık geri çekilip sikini karımın amından çıkarması, sonra da dibinden yakalayıp hafifçe açılmış bekleyen o minik göt deliğine yaslaması ve bir anda dibine kadar sokması da harikulade bir süratle oldu!
“Ohhhhhh! Götüme soktu sevgilim” dedi karım, “Ohhhh, şimdi de götümü sikiyor! Götüme soktu o iri sikini! Ohhhh! çok hoş sevgilim. Ohhhh! Bir öğrenebilsen ne kadar hoş! Ahhhhhhh, belim geliyor yeniden! Ohhhhh sevgilim, adam beni götümden sikerken belimi getiriyor! Ohhhh!” diye diye, karımın tüm bedeni sarsılıyordu yeniden. Manav durmak zorunda kalmıştı. Karımın beli geldiğinde, o minik götünün nasıl bir pres gibi sıkıştığını öyle iyi biliyordum ki, Herif o iri sikini bu sımsıkı deliğin içinde oynatamıyor olmalıydı. Sabırla bekledi. Karımın götü hafiflediğinde de yeniden sikmeye başladı. Hareketleri yeniden olağanüstü şekilde süratliydi. İri sikinin karımın minik götüne bir piston gibi süratle girip çıktığını görebiliyor ve zevkten uçuyordum. Manav da uçmuştu bu arada. Suratına yeniden o harikulade ifade gelmişti. Sanki öldürmek istermiş gibi sikiyordu karımı. Birden bir defa daha beli geldi karım Karoline ’nin. Karımın bedeni mutfak tezgahının üstünde çırpınıyor, kıvranıp bükülüyordu.
Ama adam bu sefer durmamıştı. Sikini hala sokup çıkarıyordu karımın minik götüne. Sadece azıcık yavaşlamıştı hareketleri o kadar. Suratından onun da belinin gelmek üzere olduğunu kavrıyordum. Bu kadar sıkı bir deliğe sabretmesi imkânsızdı zati. Adamın ağzından naraya eş sesler çıkmaya başladığında Karoline delirecek gibi oldu, çığlıklar atıyordu. Benim de kendimi daha fazla yakalamama imkân kalmamıştı artık. Bir defa daha geliyordu belim. Ama gözlerimi onlardan ayıramıyordum. Manav hala sokup çıkarıyordu karımın götüne. Tohumlarını karımın götünün içine fışkırtıyor ve durmadan sokup çıkarıyordu. Sonra birden çıkıverdi siki. Son salvoyu karımın hoşum kalçalarına fışkırttı bu surattan de. Bir vakit öylece kaldılar. Sonra karım elini götürüp kalçasına fışkıran belleri yaymaya başladı. Bir kedi gibi mırıltılar çıkarıyordu.
Şimdi karımı sadece izliyordu Manav. Karoline elini bu sefer de ağzına götürüp döllü parmaklarını tek tek emmeye başladığında, Manavın gözleri bir defa daha parladı. Siki hala inmemişti. Tüm asaplarım gerilmiş, bundan sonra ne olabileceğini varsayım etmeye çalışıyordum. Acaba herif bir daha sikecek miydi karımı. Reelinde tüm benliğimle bunu istediğimin farkındaydım. Karımın gözlerimin önünde sikilmesine doyamamıştım. Tüm hayatım boyu tatmadığım kadar büyük bir zevk almıştım bundan. Bu surattan de bitmesini istemiyordum. Birden karımın doğrulduğunu gördüm. Şimdi adamla yüzyüze mutfak tezgahının üstünde oturuyordu. Sonra usulca inip onun önünde ayakta durdu. Kollarını Manavın boynuna doladığını ve o hoşum dudaklarının onun ağzına verdiğini gördüm. Herifin iyice sert olduklarından şüphe dahi dinlemediğim sakalları karımın suratına batıyor olmalıydı. Ama bundan şikayet etmiyordu karım. Hiç beklenmedik bir hareketle karımın Manavın önünde diz çöktüğünü gördüğümde, karımın ne yapacağını kavrayıp iyice heyecanlandım yeniden. Sikim bir anda kazık gibi olmuştu yeniden. Manav azıcık afallamış izliyordu karımı. Siki hala iriydi, ama şimdi am suları ve döllerle ıslanmış pırıl pırıl parlıyordu da üstelik. Doğrusu harikulade görünüyordu.
Karım bir elini uzatıp sıkı sıkı tuttu Manavın sikini. Sonra iyice sokulup herifin taşaklarını yalamaya başladı. Manavın elektrik çarpmış gibi titrediğini gördüm. Karım o kıllı yumurtaları birer birer yalıyor, sonra da alabildiği kadarını ağzının içine alıp emiyordu. Sonunda taşakları vazgeçip, az evvel hem amına hem götüne giren bu iri siki kökünden başlayarak ucuna kadar yalamaya koyuldu. Gizeme sikinin olağanüstü büyüklükteki bir mantara benzeyen başının yalanmasına geldiğinde, herifin titremeleri arkasıydı birden. Karım ağzını alabildiğine açtı ve dudakları o iri mantarın üstüne kapandılar. Sikini emmeye başladı. Başı da hareketlenmişti bu arada, ileri geri oynuyordu. Karım minik hareketlerle Manavın sikini ağzına sokup çıkarıyordu böylece. Her seferinde de azıcık daha fazla alıyordu ağzının içine. Karımın ağzının ne kadar harikulade olduğunu benden iyi öğrenen olamazdı bu dünyada. İnsanı çıldırtabilirdi ağzıyla. Karım yarak emmeye bayılıyordu. Çok iyi biliyordum ki, karım Manavın o iri sikinin hepsini birden alacaktı ağzına. Adam büyülenmiş gibi izliyordu onu. Karımın başı her ileri gelişinde azıcık daha giriyordu siki ağzına. Sonunda burnu adamın pantolonundan katlandı. Becermişti işte. Karım o iri yarağın hepsini yutmuştu. Burnundan derin bir inleme çıktığını duydum.
Sonra harikulade bir şey oldu. Adam iki eliyle karımı omuzlarından anladı. Aynı anda da kalçaları hareketlendi. Sikini karımın ağzına sokup çıkarıyordu. Yaradanım! Karımı ağzından sikiyordu. Evvel hafif olan hareketleri de giderek süratleniyordu. Sonra birden kendini kaybetti. Şimdi yeniden aynı olağanüstü süratine erişmişti. Sikini karımın ağzına sokuyor çıkarıyor, sokuyordu. Harikulade bir manzaraydı bu. Şimdiye kadar hiç böyle bir şey görmemiştim. Karımı düpedüz ağzından sikiyordu. Kalçalarının her geri hareketinde o iri siki neredeyse en ucuna kadar çıkıyordu karımın ağzından, sonra da büyük bir süratle sokuyordu. Gırtlağına kadar hem de. Karımın zevkten uçtuğunu görebiliyordum, kendini olduğu gibi vazgeçmişti. Karımın da şimdiye kadar böyle bir şey yaşamamış olduğuna emindim. Sözcüğün hakikat anlamıyla ağzından sikiliyordu. Evvel amına, sonra götüne girip çıkan, tohumlarını boşaltan o iri kapkara ve kıllı Sik şimdi ağzına girip çıkıyordu. Hem de görülmemiş bir süratle. Karımın kafasından o anda neler geçtiğini öğrenmeyi çok isterdim. Manav ise sadece sikiyordu. Hiç durmadan ve hırsla sikiyordu karımın ağzını. Yaradanım! Sikiyor, sikiyor, sikiyordu…
Sonunda Manav yeniden naralar atarak boşalmaya, tohumlarını bu sefer karımın gırtlağına fışkırtmaya başladığında, zaman kavramını iyice yitirmiştim. Bu harikulade sikişin ne kadardır sürdüğünü öğrenemiyordum. Gözlerim karımın içeri göçmüş yanaklarındaydı. Hırsla emiyordu Manavın sikini. Sanki içinde tek bir damla döl dahi kalmasını istemiyormuş gibiydi. Bir taraftan da gırtlağının aralıksız oynadığını, herifin döllerini büyük bir iştahla yuttuğunu görebiliyordum. Bu sefer belimi getirmemeyi muvaffak oldum ama. Kendimi öyle bir sıkmıştım kikarnıma sızılar girmişti. Ama reel ağrıyan yeniden tepeleme dolmuş olan taşaklarımdı natürel.
Nihayet Manav geri çekildi. Karımın ağzından çıkan siki artık inmişti. Yorulduğu, hem de iyice yorulduğu emin oluyordu adamın. Bu da olağandı natürel. O kadar çok ve süratli hareket etmişti ki, bitap düşmüş olmalıydı. Ama karım da yorulmuş görünüyordu. Yere oturmuştu. Suratında öylesine harikulade bir ifade vardı ki, tek başına bu dahi bir erkeğin sikini kaldırmaya yeterdi. Manavın sikini pantolonuna sokup fermuarını sürüklediğini görünce her şeyin bittiğini kavradım. Adamın biran evvel gitmek istediği muhakkaktı. Karım onu göderdi.
Karım böyle üryan ve yeni sikilmiş haliyle o kadar sik kaldırıcıydı ki anlatabilecek kelime bulmak basit değildi. Karım adamın arttan kapattığı kapıya sırtını yaslayarak durdu. Aynı anda ben de hareketlendimve mutfağa gittim. Karıma doğru yürürken gözgözeydik. Sonra karımın dudaklarının kenarlarındaki parıltıları farkettim. Demek ki manavın döllerinin hepsini yutamamış, bir kısmının dışarı sızmasını yasaklayamamıştı. Bu öyle bir manzara yaratıyordu ki, ağzının sikilmiş olduğu emin oluyordu. Başım dönmeye başlamıştı yeniden. Sonra karımın dudakları iyice aralandı. Yaradanım! Ağzının içinde de hala döller vardı. İki elimle karımı üryan kalçalarından anlayıp kendime çektim. Sağ elimin orta parmağını kalçalarının arasına kaydırdım. Götü alabildiğine sarih duruyordu. Vıcık vıcıktı. Azıcık bastırınca parmağımı yutuverdi birden. Yaradanım! Götünün içi döl doluydu. Götü birden hareketlenmiş açılıp kapanıyordu. Karımı çevirip duvara domalttım. Götünün minik deliği de hala sarih duruyordu. İçinden sızan döller ince bir şerit halinde bacağına akıyordu şimdi. Karımın, “Ahhhhh, harikuladeydi sevgilim! Çok hoş sikti beni! Siki de iriydi, gördün değil mi? Yarağı iriydi! Ohhhhh, her yerimden sikti beni sevgilim!” diye mırıldandığını duydum.
Karım birden önümde diz çöktü. Taşaklarım suratına dokunuyordu şimdi. Karım tıpkı Manava yaptığı gibi taşaklarımı yalamaya başladı. İki eli pençe gibi popomun yanaklarını anlamıştı. Fazla dayanamayacağımı öğreniyordum. “Hadi ağzımı sik kocacığım!” dedi karım birden, “Hadi ağzımı sik sevgilim. Tıpkı Manavın yaptığı gibi Sikini ağzıma sok ve sik! Hadi! Ohhhhh! Hadi sevgilim. Hadi kocacığım!” dedi. O an için bundan daha çok isteyeceğim hiç bir şey olamazdı. Bedenimin üst kısmını öne eğdim. Sonra da bir elimle bastırıp sikimi tıpkı bir Am gibi açılmış bekleyen karımın ağzına soktum. Yaradanım! Karımın ağzı Am ’a benziyordu. Gırtlak adaleleri Manavın o iri siki sebebiyle iyice hafiflemişti. Hiç zorlanmadan sikimin hepsini yuttu. Minik dilinin sikimin zonklamakta olan başına değdiğini seziyordum. Sokup çıkarmaya, karımı ağzından sikmeye başladım. Burnundan kaçan inlemeler öylesine tahrik ediciydi ki, belimin hemen gelmesini önlemek, bu harikulade zevki uzatabilmek için alabildiğine kasmıştım kendimi. Fırın gibiydi ağzının içi. Islak ve kaygan bir fırın gibi. Olağanüstü eforlu bir vakum aygıtı gibi emiyordu sikimi. Birden bir top gibi patladım. Belim geliyor, tohumlarım bitmek öğrenmeyen salvolar halinde karımın gırtlağına fışkırıyordu. Karımın bedeni da dalga dalga sarsılıyordu. Bellerimi büyük bir iştahla yutup midesine indiriyordu. Bunun kısacık bir vakit içinde kaçıncı defa olduğunu donakalmıştım.
Uzunca bir vakit halının üzerinde sarmaş gez yattık karımla. İkimiz de iyice bitkindik. Karımın suratındaki mutlu gülümse o kadar hoştu ki beni çılgın ediyordu. Karım kendini bir yabancıya siktirmek istemiş ve bunu elde etmişti. Gözlerimin önünde sikilmişti karım. Hemde iki günlük sakallı, pek de pak olmayan iri kapkara ve kıllı bir yarağı olan hayvan gibi bir Manav sikmişti karımı. Amından, götünden ve ağzından sikmişti. Karıma, “Hoşnut musun bebeğim?” diye sordum. “Ohhh! Evet sevgilim. Çok hoştu. Harikulade hoştu. Peki sen? Sen hoşnut musun kocacığım?” dedi. “Evet! Hemde çok!” dedim.