Selam, ben Manisadan Şuayip. 21 yaşındayım ve Eskişehirde Üniversitede okuyorum. Yurtta kalıyorum. Mektebimin bitmesine daha bir sene var. Geçen yıl bizim kısmın alt sınıflarından, 18 yaşında Zonguldaklı bir kızla tanıştım. Kısa zamanda birbirimize aşık olduk….
Selam, ben Manisadan Şuayip. 21 yaşındayım ve Eskişehirde Üniversitede okuyorum. Yurtta kalıyorum. Mektebimin bitmesine daha bir sene var. Geçen yıl bizim kısmın alt sınıflarından, 18 yaşında Zonguldaklı bir kızla tanıştım. Kısa zamanda birbirimize aşık olduk. Çok geçmeden ailelerimizi araya koyduk ve nişanlandık. Nişanlım da benim gibi yurtta kalıyordu. Nişanlımın mektebi bitince evlenecektik. Nişanlımla ders saatleri dışında kesintisiz el-ele gezer ve ıssız bir köşe bulduk mu da sarmaş gez olur, öpüşür, elleşirdik.
Birbirimizi okadar çok arzuluyorduk ki, gece yurdun kapıları kapanacağında dağılmayı hiç istemezdik. Gerçeğinde bir konutta kalsaydık, kesin sikişirdik, fakat malesef o ihtimalimiz yoktu. İşin makûs tarafı, her geçen gün daha da azıyorduk, bir an evvel sikişmek istiyorduk. Artık öpüşmek elleşmek kesmiyordu. Geceleri vedalaşırken birbirimizi daha da azdırıcı şeyler söylüyorduk. Ben nişanlıma, “Amını sikmek istiyorum!” gibi şeyler söylerken, nişanlım da, “Ben de senin yarağını yalamak istiyorum, beni sikmeni istiyorum!” diyerek dağılıp, yurtlarımıza giriyorduk. İş artık öyle bir hale gelmişti ki, nişanlıma kesintisiz kısa etek giydiriyordum ve sinemada, servis otobüsünde, en arkalarda, parkta filan en uysal yerlerde elimi eteğinin altına sokup nişanlımın amını parmaklıyordum.
Bir akşam nasıl yağmur yağıyor, yurdun çevresinde kimseler yok. O yağmurda yurdun arda dolaştık ve çam ağacının altında çıkardım yarağımı ve nişanlımın ağzına verdim. Nişanlım yarağımı yalarken, birisi görecek, tutulacağız fobisinden dört, beş saniyede nişanlımın ağzına boşaldım. İkimizde yağmurdan sırılsıklam olmuştuk ve nişanlım soğuktan titriyordu. Üşütüp hasta olmasından kaygılandım, hemen derlendik, nişanlım ağzına suratına bulaşan spermlerimi selpakla sildi ve yurtlarımıza gittik. Yağmur üç gün süresince sürdü. Natürel biz ertesi akşam da yeniden yurdun artta o çam ağacının altındayız. Nişanlıma bu sefer amına sürtüp boşalmak istediğimi söylemiştim. Nişanlım külodunu hafifçe alt sıyırdı, ben de yarağımı çıkardım ve arkadan nişanlımın amına sürtmeye başladım. Bir iki sürtmeden sonra nişanlımın amı sulanmış ve iyice kayganlaşmıştı. Yarağımın kafası nişanlımın amına nerdeyse girecek gibi oluyordu.
Nişanlımın kızlığını bozmamaya itina gösteriyordum. Amının deliğine değdirip sürüklüyordum. Bir ara fazla soktum gibi hissettim, hemen çektim ve durakladım. Nişanlım “Niçin durdun, devam et sürtmeye.” deyince ben bir iki defa daha sürttüm ve nişanlım sarsılmaya başladı. Nişanlım orgazm oluyordu. O coşkuyla ben de amının dudakları arasına boşaldım. Hemen derlenip yurdun yolunu meblağken nişanlım gibi ben de titriyordum, fakat busefer yağmurdan ve soğuktan değil, aldığımz zevkten ve coşkudan titriyorduk. Yurdun önünde öpüşüp vedalaştık, o kız yurduna ben erkek yurduna. Aradan on dakika geçmeden nişanlımdan telefon geldi: “Aşkım sanırım kızlık çeperim bozuldu, tuvalete girdiğimde külodum kan içerisinde idi.” dedi. Ben şok olmuştum. Amına sürterken nişanlımın kızlığına özellikle dikkat etmiştim oysa. Kendisini telefonda tesselli edip, nasıl olsa mektebi bitince evleneceğimizi söyledikten sonra yarın konuşmak üzere telefonu kapattım.
Doğru tuvalete gittim, evet benim külodum da kanlı idi. Vay anasını yaaaa, işe bak! Nişanlımın amını doğru içten sikemeden, kızlığını bozmak sevincimi kaçırmıştı. O gece bir konutun olmayışına lanetler okuya okuya yattım yattım. Ertesi gün dersten sonra nişanlımla buluştum. Nişanlıma, ‘daha fazla katlanamadığımı ve kendisini adam gibi sikmek istediğimi’ söyledim. Nasıl olsa kızlığı bozulmuştu ve nasıl olsa ilerde evlenecektik, “Bari tadını çıkara çıkara sikişelim!” dedim. Nişanlım da sikişmek için can atıyordu fakat sikişecek yer yoktu anasını satayım. Sonunda bir otele gitmeye karar verdik. Bizim yerimize yurtta kalan dostlar yoklama defterine imza atacaklardı, ben de nişanlımla bir otele gidip sikişecektik. İmza atacak dostları ayarladık ve doğru otel aramaya gittik. Talebeyiz, bütçemiz muhakkak, ucuz otel aradık. Bulduğumuz ucuz oteller güven vermeyince mecburi kaldık pahalı lüks bir otele gitmeye. Kimse anlamasın diye iki ayrı oda kiraladık ve çıktık yukarı.
Antrede kimsenin olmadığından emin olduktan sonra direk benim odaya girdik. Kapıyı kapadığımızda ikimizde coşkudan can verecek gibiydik. Kapının artta birbirimize sarıldık ve birkaç dakika, soluk alışımızın düzelmesini bekledik. Kalp atışlarımız basmakalıpa dönünce öpüşmeye başladık. Her saniyenin tadını çıkarıyorduk, ertesi gün saat 12:00 ye kadar oda bizimdi. Nişanlımı atayıp yatağa uzattıktan sonra ben de soyundum ve direk nişanlımın kaymak gibi parlak amına yumuldum. Nişanlımın amını nasıl yalıyorum, aynı çılgın gibi, “Sikecem şimdi senin bu tazecik amını aşkım!” diyordum. Nişanlım gözlerini kapatmış amının yalanmasının tadını çıkarıyordu. Amının dudaklarını ağzıma alıyordum, dilimi amının deliğine sokup, klitorisini emiyordum. Nişanlım çırpına çırpına orgazm olmuştu. “Yeter!” diye inleyince, amını yalamayı vazgeçtim.
Kalktım ve taş gibi olmuş yarağımı nişanlımın ağzına verdim. Nişanlım yarağımı yalarken, ben hepsini ağzına sokmaya çalışıyordum. Nişanlım da hepsini ağzına alabilmek için çabalıyordu fakat olmuyordu, soluk alamıyordu ve gözlerinden yaşlar geliyordu. Ben saçlarından yakalayıp, yarrağımı gırtlağına ittirdikçe nişanlım kusacak gibi oluyordu. Nişanlım yarrağımı ağzından çıkararak, “Dur bir saniye.” dedi, hemen banyoya koştu ve kustu. Arınılıp geldiğinde, “Sikişelim mi artık aşkım?” dedi. “Şipşak aşkım!” deyip yatırdım yatağa ve bacaklarını ayırdım nişanlımın. Üfff be, tazecik amcık karşımda duruyordu, yeme de yanında yat! Amının dudaklarını ayırıp yarrağımın kafasını amının deliğini yasladım, “Hazır mısın aşkım?” dedim. Nişanlımın “Evet aşkım, sik beni!” demesiyle yarrağımı yavaş yavaş ittirmeye başladım. Yarrağım tamamen girdiğinde amı yarrağımı pres gibi kıstırıyordu ve fırın gibi yanıyordu. Nişanlımla kenetlenmiştik ve nişanlım beni sıkıca kendine sürüklüyor, sanki vazgeçmek istemiyordu. Buna karşın yarrağımı amının içine oynatmaya başladım.
Bir iki cm sürükleyip geri sokuyordum. Nişanlımın amı yarrağıma iyice alışınca artık tamamını sürükleyip tekerrür sokmaya başladım. Nişanlımın bacaklarını omuzuma alıp iyice köklemeye başladım. Nişanlımın amı iyice sulanınca ben daha da süratlendim. Nişanlım yine orgazm oluyordu, fakat nedense bunu bana muhakkak etmek yerine gözlerini kapatıp, dudaklarını ısırıyordu. Altımda titremeye sarsılmaya başlayınca ve amının akışkanları yarrağımı iyice nemlendirince ben de boşalmak üzereydim. Bir iki defa daha çıkarıp soktum ve sonunda amının üzerine boşaldım. Bir müddet heryerimiz yapış yapış birbirimize sarılıp uzandıktan sonra banyo yaptık. Ertesi gün odayı terk edeceğimiz saate kadar, en azından dört beş posta daha siktim nişanlımı. Ertesi günlerde tadı damağımızdaydı, fakat paramız bitmişti, ikinci bir defa otele gidemedik.
Azdık kudurduk, sikişmek istedik, fakat yeniden aynı problem: yer yok, para yok! Havanın hoş olduğu bir haftasonu nişanlımla sikişmek için ‘Odunluk Tepesi ’ sınan ormanlık yere gitmeye karar verdik. Taa tepeye kadar çıktık, tel örgüleri filan geçtik. Ormanda yarım saat kadar dolaştıktan, ve çevrede kimsenin olmadığından emin olduktan sonra, bir ağacın altına montumu serdim ve oturduk. Azıcık daha çevreyi kolaçan ettikten sonra öpüşmeye başladık. Nişanlımın eteğini yukarıtoplayıp, bacağından külodunu çıkardım. Kendi pantolonumu külodumla beraber dizime kadar indirip, nişanlımın amını sikmeye başladım. Nişanlım, “Dur bir saniye, bir ses duydum, çıtırtı geldi bir yerden!” dedi. Durdum, hafif doğruldum, gerçekten ben de bir çıtırtı duydum. Sağa sola bakındım, üç dört metre ilerimizde, kuru ağaç dallarının üzerinde bir kaplumbağa yürüyor ve o çıtırdama sesini çıkarıyordu.
Nişanlıma kaplumbağayı gösterdikten ve telaşlanacak birşey olmadığını söyledikten sonra, nişanlımı sikmeye devam ettim. Fakat kaplumbağa suratından vicdanımız ağzımıza gelmişti, ya gerçekten birisi olsaydı diye ikimiz de acaip korkmuştuk. Sikişimizi bir an evvel bitirip gitmeye karar verdikten sonra, nişanlımı süratli süratli siktim ve amının üzerine boşaldım. Nişanlım çantasından selpak aldı ve amının üzerindeki spermlerimi arınmaya başladı. Ben sikimi arınmadan hemen külodumu ve pantolonumu çektim. Nişanlım, “Küloduma uzanırmısın aşkım?” dedi. “Tabi aşkım!” deyip nişanlımın külodunu almak için ayağa kalktım. Arkamı döndüğümde ise söylevim yakalandı, dondum kaldım. Bir iki saniye sonra nişanlım sanki hortlak görmüş gibi haykırmaya başladı. Ormanın bekçisi, pantolonun üzerinden yarağını sıvazlayarak hemen arkamızda duruyordu!
Bekçi bizim afallamışlığımızdan istifade ederek, hemen nişanlımın külodunu aldı cebine koydu ve “Haydin, yürüyün, düşün önüme, karakola gidiyoruz, tutanak yakalanacak!” dedi. İşte o anda fobiden altıma edecektim. Bekçiden nişanlımın külodunu geri vermesini istedim. Bekçi ise, “Nişanlının külodu duruşmada delil olacak. Umuma sarih mesire yerinde genel terbiyeye ters davranmaktan savcılığa verileceksiniz!” dedi ve nişanlımın külodu yetmiyormuş gibi, kimliklerimizi de aldı. Gidişat gitgide perişanlaşıyordu. Bekçiye dilenmeye başladık, “Ağabey biz talebeyiz, yapma etme, üstelik nişanlıyız, mektep bitince evlenecez, yapma nolur!” dedik. Bekçi vicdana geleceği yerde bizi daha da korkutmaya başladı: “Daha durun hele, sizi daha mektepten atacaklar, ailelerinize haber verecekler, duruşmaya çıkacaksınız, gazetelere çıkacaksınız!” dedi.
Boku bütün yemiştik! Bekçinin anlattığı şeyler olursa, benim de, nişanlımın da yaşamı sönecekti. Bütün çıkmazdaydık. Ne olursa olsun o anlattığı şeylerin reelleşmesini engellemiz gerekliydi, “Ağabey dilenirim karakola götürme, ne istersen yaparız, kulun kölen hadisem götürme!” dedik. Bekçi durakladı ve nişanlıma dönerek, “Ne istersem yaparmısın?” diye sordu. Nişanlım da, “Hı hı, ne istersen, laf!” dedi. Bekçi, “Bak şimdi gidişatlar değişti!” dedi ve fermuarını açtı, kıllı yarağını çıkardı ve nişanlıma uzatarak, “Ağzına al bakalım, yala!” dedi. Bekçinin böyle birşey isteyeceği usumun ucundan bile geçmezdi, şok olmuştum. Nişanlım da, “Asla yapmam!” deyince, bekçi, “Yürüyün lan karakola!” dedi. Nişanlımı ikna etmek bana düştü, “Aşkım, yaşamım, yapıver, şunun şurasında iki dakika yalayacaksın, iki dakika sonra kurtulacaz, bitecek herşey!” dedim.
Nişanlım ağlaya ağlaya bekçinin önüne diz çöktü, gözlerini kapadı ve istemeye istemeye bekçinin kıllı yarağını yalamaya başladı. Bana da nişanlımın saçlarını okşayarak tesseli etmek ve bekçinin yarağını yalamasını izlemek düştü. Nişanlım bekçinin kıllı yarağından iğreniyordu. Ben, “Ağabey yetmez mi bukadar? Vazgeç gidelim artık!” deyince, bekçi iyice hiddetlendi, “Bu kadar ucuza kurtulacağınızı mı sandınız, sikmeden bırakırmıyım!” dedi. Nişanlım hemen kalktı “Amıma götüme soktu, ağzımı yüzümü siktirmem! Beni sikmesine izin verme!” deyip ağlayarak arkama saklanmaya çalıştı. Bekçi daha da hiddetlendi, “Orospu, yalamam dedin yaladın, bir yerin mi azaldı?
Gel şuraya, bir kere sikip bırakacam!” deyip nişanlımı kolunu yakaladı, güçle ağacın birine domalttı ve arda geçti. Nişanlım her nekadar, “Hayır! Yapma!” dese de, ağlasa ve çırpınsa da, bekçi bir eliyle nişanlımı ensesinden yakalayıp bastırıyor, doğrulmasına izin vermiyor, öbür eliyle de sikini nişanlımın eteğinin altından yerleştirmeye çalışıyordu. Ben bekçinin kolunu yakaladım, “Ağabey yapma nolur, vazgeç gidelim!” diye dilendim. Bekçi, “Sikmezsem karakola götürürüm, zina yapmak suçuna mühürlenir, rezil olursunuz!” dedi ve ilave etti: “Kızın başını yakala da bitsin bu iş!” dedi. Nişanlımın ensesine bastırma işini bana vazgeçtikten sonra, nişanlımın eteğini yukarı topladı. Nişanlım siktirmemek için durmadan debeleniyordu.
Mecburi kaldım nişanlımın kafasını bacaklarımın arasına aldım, uzun eşşek oynar gibi. Bekçi iki eliyle nişanlımın kalçalarını yanlara ayırdı ve alttan yukarıya doğru, bir kaç kere amını ve götünün deliğini yaladı. Sonra eline tükürüp yarağının başını sıvazladı ve nişanlımın amına geçirdi. Yarrağı tamamen girdikten sonra bekçi nişanlımın belinden iki eliyle sıkıca anladı ve kendine çeke çeke nişanlımın amını sikmeye başladı. Nişanlımın sesi soluğu kesilmişti, yalnızca bekçinin yarağını her köklemesinde, “Iııhhh! I-ııhhhh!” diye sesler geliyor ve bacaklarıma daha sıkı bir biçimde tutunuyordu. Naçarca bekçinin nişanlımın amını sikmesini izlerken, bekçinin de gözleri kaymaya başladı. Ben içimden, biryandan, bekçi az sonra boşalacak ve bu iş bitecek, gideceğiz diye coşuyordum, bir yandan da bari nişanlımın amının içine boşalmasa diye telaş ediyordum.
Bekçinin yarağı ‘Plöpf!’ diye bir ses çıkararak nişanlımın amından çıktı. Bekçi sikinin kafasını tekerrür tükürükle nemlendirip, benim bön bön bakışlarımın eşliğinde, nişanlımın daha benim dahi sikmediğim göt deliğine sokuverdi! O anda nişanlımdan, “Yandım anaaaam!” diye bir bağırış çıktı. Ben ağzım sarih bakakaldım. Bekçi ise parçalarcasına nişanlımın götünü sikmeye devam etti. Nişanlımın çareyi tükenmişti ve dizlerinin titrediğini ben dahi sezebiliyordum. Bekçi nişanlımın götünü kaç dakika sikti öğrenmiyorum, ama sonunda kaba bir hayvan gibi hırlayarak, nişanlımın götünün içine boşaldı. Şu işe bak amına koyayım, bekçi nişanlımın amını götünü sikti ve rahat sikmesi için nişanlımın başını ben tuttum. İş nerden nereye bu hale geldi! Ne yapacağımı öğrenmez bir biçimde yaşadığımız bu vakayı sindirmeye çalışıyordum.
O esnada bekçinin yarağını nişanlımın götünden sürüklemesiyle nişanlımın götünden osurukla beraber, bekçinin spermleriyle karmaşık kan püskürdü. Nişanlım sanki bir un çuvalı gibi yere yığıldı kaldı. Ben nişanlımı ayağa kaldırmaya çalışırken bekçi fermuarını kapadı, bana kimliklerimizi geri verdi ve “Hadi kaybolun, birdaha da buralarda görünmeyin!” diye de tembihledi ve uzaklaştı. Bekçiden nişanlımın külodunu isteme cesaretini dahi kendimde bulamadım. Yaşadığımız kabus sonunda gerçekten bitmişti, fakat nişanlım da mahfolmuştu, ruh gibiydi. Yarım saat sonra yürüyecek gidişata anca gelebildi.
Ensest öyküler Yurdun yolunu meblağken, ikimizin de ağzını bıçak açmıyordu. Kız yurdunun önüne geldiğimizde, nişanlım bana hiçbir şey söylemeden yurda girdi. Bu nişanlımı son görüşüm oldu! Birdaha benle ne görüştü, nede telefonlarıma yanıt verdi. Bir hafta sonra da hem yurttan hem de mektepten bölmüş, memleketine dönmüş. Giderken de bir dostuyla bana nişan yüzüğünü göndermiş! Kimseye anlatamadığım bu vakayı burda itiraf etmek istedim!